Kalbim yine üzgün seni andım da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş
Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş
Son demde bu mevsim gibi benzim de kül olmuş
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden.
Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş
Son demde bu mevsim gibi benzim de kül olmuş
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden.
Yahya Kemal
Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
İşte yakalandık, kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz anda karsıma,
Başımın tokmağı indi başıma.
Suratımda her suç bir ayrı imza,
Benmişim kendime en büyük ceza!
Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
Nur topu günlerin kanına girdim.
Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
Doğmaz güneşlere bağlandı vade;
Dişlerinde, köpek nefsin, irade.
Günah, günah, hasat yerinde demet;
Merhamet, sucumdan aşkın merhamet!
Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?
Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, aynalar yolumu kesti.
NECİP FAZIL KISAKÜREK
Aşk nedir? dediler Mansur’a. Sabredip bekleyin dedi.
Üç güne varmaz görürsünüz. Önce kollarını ayaklarını kestiler
Her uzvu Aşk dedi. Astılar, bedenini o yine Aşk dedi.
Yakıp küllerini nehre saçtılar
Her bir zerresi Aşk ile Enel-Hak dedi.”
Ağla dervişim ,
Al tesbih’i eline ,
Her bir tane arasına beni yerleştir ,
Taneleri birbirine vur ne olur .
Aman dervişim dur , dur ne olur ,
Bak dervişim ,
Tesbihinin imamesinden sarığına
Birkaç damla kan akıyor
Sarığında kan düşen yere baktımda
Hayy yazıyor dervişim .
ogulcumdan .alıntı
Ben yâre yâr dedim de yâr demedi bana yâr
Önce yâr dediğime sonra diyemem ağyâr!..
Cevrinde nihayet yok, nazında bir karar yok
Yara içinde yaram, nâr üstünde nârım var!..
Şikâyetim yok benim yârden gelen cefâya
Bin ömür ezâ çeksem cânım sevdâya akar!..
Kâlû Belâ’dan beri ben benden vazgeçmişim
“Sevmek ölmekle başlar!” Kucakla beni kabir!..
Kim demiş ki Sükûtî mey içmez güzel sevmez
Bühtândır söylenenler çünkü başım hep huşyâr!..
Hızır İrfan Önder
İçimin Mekke’sinde bir yetimim şimdi.
Sevgili… Yak yüreğimin kandillerini,
Doğ karanlığın en gebe yanından öksüz ruhuma yeniden…
Şimdi bir yetimin yüreğiyle gelsem kapına…
Büküp boynumu, kaçırsam öksüz bakışlarımı…
O gülefşan ellerinle gül eker misin saçlarıma Efendim?
Kadim Dolunay
Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
İşte yakalandık, kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz anda karsıma,
Başımın tokmağı indi başıma.
Suratımda her suç bir ayrı imza,
Benmişim kendime en büyük ceza!
Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
Nur topu günlerin kanına girdim.
Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
Doğmaz güneşlere bağlandı vade;
Dişlerinde, köpek nefsin, irade.
Günah, günah, hasat yerinde demet;
Merhamet, sucumdan aşkın merhamet!
Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?
Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, aynalar yolumu kesti.
NECİP FAZIL KISAKÜREK
NUR
Sen ol dersin ve olur!
Pırıltı dolu billur,
Çığlık içinde fağfur.
Bir renk bize öteden
Ve bir ses o besteden
Nur bize ALLAH ' ım nur!
Büyük divan ve huzur......
Bekliyor mezarı Sûr.
Sonsüzlük ölümsüzlük
Bitmez tükenmez düzlük;
Nur bize ALLAH ' ım nur!
Güneşşi tuttu çamur;
Elmas mahçup zift mağrur.
Yakın kandili yakın;
Ne donanma ne yangın
Nur bize ALLAH 'ım nur!
Sen ol dersin ve olur!
Sen ol dersin ve olur!
Pırıltı dolu billur,
Çığlık içinde fağfur.
Bir renk bize öteden
Ve bir ses o besteden
Nur bize ALLAH ' ım nur!
Büyük divan ve huzur......
Bekliyor mezarı Sûr.
Sonsüzlük ölümsüzlük
Bitmez tükenmez düzlük;
Nur bize ALLAH ' ım nur!
Güneşşi tuttu çamur;
Elmas mahçup zift mağrur.
Yakın kandili yakın;
Ne donanma ne yangın
Nur bize ALLAH 'ım nur!
Sen ol dersin ve olur!
|
Aşk nedir? dediler Mansur’a. Sabredip bekleyin dedi.
Üç güne varmaz görürsünüz. Önce kollarını ayaklarını kestiler
Her uzvu Aşk dedi. Astılar, bedenini o yine Aşk dedi.
Yakıp küllerini nehre saçtılar
Her bir zerresi Aşk ile Enel-Hak dedi.”
Ağla dervişim ,
Al tesbih’i eline ,
Her bir tane arasına beni yerleştir ,
Taneleri birbirine vur ne olur .
Aman dervişim dur , dur ne olur ,
Bak dervişim ,
Tesbihinin imamesinden sarığına
Birkaç damla kan akıyor
Sarığında kan düşen yere baktımda
Hayy yazıyor dervişim .
ogulcumdan .alıntı
Aşk Gazeli
Önce yâr dediğime sonra diyemem ağyâr!..
Cevrinde nihayet yok, nazında bir karar yok
Yara içinde yaram, nâr üstünde nârım var!..
Şikâyetim yok benim yârden gelen cefâya
Bin ömür ezâ çeksem cânım sevdâya akar!..
Kâlû Belâ’dan beri ben benden vazgeçmişim
“Sevmek ölmekle başlar!” Kucakla beni kabir!..
Kim demiş ki Sükûtî mey içmez güzel sevmez
Bühtândır söylenenler çünkü başım hep huşyâr!..
Hızır İrfan Önder
İçimin Mekke’sinde bir yetimim şimdi.
Sevgili… Yak yüreğimin kandillerini,
Doğ karanlığın en gebe yanından öksüz ruhuma yeniden…
Şimdi bir yetimin yüreğiyle gelsem kapına…
Büküp boynumu, kaçırsam öksüz bakışlarımı…
O gülefşan ellerinle gül eker misin saçlarıma Efendim?
Kadim Dolunay
Kalbimden neler geçtiğini, kafamda
biriktirdiklerimi, tasarladığım her şeyi bildiğini düşünüyorum.
En azından tüm bunları hissettiğini.
Belki de böyle bir beklenti benimkisi. Çünkü bunları sana asla söylemeyeceğim.
Asla söyleyemeyeceğim. Oysa o kadar dilimin ucundalar ki.
Rüzgar esse düşecekmiş gibi, gözlerime baksan,
giderken başını bir kez geriye çevirsen, ağzımdan dökülüverecek
kadar dilimin ucunda.
Uzunca susuşlarım, ağzımı bile açmadan
öylece kalakalıp, bakışlarımı kaçırışım hep bundan.
Burada hava her geçen gün biraz daha soğuyor.
Zaman diyorum, biraz daha zaman.
Dilimin ucundaki kelimeler bu kış da donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler. Biraz zaman
diyorum.
Kalbimin bir yanı sıcak
kalabilirse bu kış, bir delilik daha yapacağım.
Ne bir portakal bahçesinde dolaştım ne de bir posta treninde yolculuk ettim.
Çiçekler bir açmaya görsün, bir çılgınlık yapıp hatır için öleceğim…
Tarık Tufan
biriktirdiklerimi, tasarladığım her şeyi bildiğini düşünüyorum.
En azından tüm bunları hissettiğini.
Belki de böyle bir beklenti benimkisi. Çünkü bunları sana asla söylemeyeceğim.
Asla söyleyemeyeceğim. Oysa o kadar dilimin ucundalar ki.
Rüzgar esse düşecekmiş gibi, gözlerime baksan,
giderken başını bir kez geriye çevirsen, ağzımdan dökülüverecek
kadar dilimin ucunda.
Uzunca susuşlarım, ağzımı bile açmadan
öylece kalakalıp, bakışlarımı kaçırışım hep bundan.
Burada hava her geçen gün biraz daha soğuyor.
Zaman diyorum, biraz daha zaman.
Dilimin ucundaki kelimeler bu kış da donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler. Biraz zaman
diyorum.
Kalbimin bir yanı sıcak
kalabilirse bu kış, bir delilik daha yapacağım.
Ne bir portakal bahçesinde dolaştım ne de bir posta treninde yolculuk ettim.
Çiçekler bir açmaya görsün, bir çılgınlık yapıp hatır için öleceğim…
Tarık Tufan