Bismillahirrahmanirrahim
Bilal nede sevmişti seni Ey Alemlerin Efendisi!..
Peygamberimiz’in vefatından sonra ayrılık acısına tahammül edemiyerek bir daha ezan okuyamadı Hz.Bilal... Peygambere olan muhabbetiyle her gün yanıp tutuşuyordu hz.Bilal...
Gözyaşları döküyordu.
Sonrada Medine kalmaya tahammül edemediği için zamanın halifesi olan Hz. Ebubekir’den izin alıp Şam’a gitmeye karar verdi.
Böylece Şam’ yerleşmişti hz.Bilal Hz.Ömerin hilafetine kadar.
Hz. Ömer ordusuyla Şama gelince onlara katılıp Kudüs’ gitti.
Bir gün Bilal sevgililer sevgilisini rüyasında gördü. Peygamber efendimiz kendisine sitem etti.
''Ya Bilal!...Hala bunca ayrılık yetmedi. Ya Bilal hala kabrimi hala ziyaret etmeyecekmisin?
Hala Medinei mutahharaya gelmeyecekmisin? Cennet bahçesini ziyaret etmeyecekmisin?....”
Zavallı yüreği duracak hale geldi hzBilal’in.
Heyecan ve ter içinde uyandı.
Hemen hazırlığa başladı.
Şafak sökerkeninceuzun ve garip deveciğiylemübarek Medine yollarına düştü hz.Bilal. Biricik efendisine yaklaştıkça havayı kokluyordu Bilal taşlarıtoprağı okşuyordu hz.Bilal. Issız çölleri yara yara Sevgilisine gitti hz.Bilal.
“Bunca ayrılık yetmedi Ya Bilal'' sesi hala kulağındaydı hz.Bilalin. Ona rastlayanlar selam veriyorlardı. Sonrada yanındakilere diyorlardı ki; “ İşte BilalBilal’i Hebeşi işte Hz.Peygamberin Müezzini. Bu dünyaya O’nun gibi ezan okuyan gelmemişti.''
Fakat O hiçbirini duymuyorgörmüyordu.
Sanki çok kuvvetli bir mıknatıs onu kendisine çekiyordu.
Peygamber Efendimiz’in mübarek kabirlerine doğru ilerledi.
Yüce makama erişirken; Kur’an-ı Kerim okudu.
En sonunda sevgilisinin kabrinin yanında bayılarak yere yıkıldı hz.Bilal.
Bu ne sevdaydı Ey Bilal. Bu nasıl bir aşktıki seni Şamlara kadar götürmüştü.
Bu nasıl sevdaydı ki yıllar sonra sevgilinin kabrini ziyaret edişinde vücudun dayanamadı ve yere yıkıldı!..
Ayıldığı zamanbaş ucunda sevgilisini sevgili torunları Hasan ile Hüseyin Hazretleri;
saçlarını okşuyorlardı. Sanki dünyalar onun oldu.
Sarıldılarkucaklaştılar ve ağlaştılar; “Yavrularım!..ne kadarda Dedeniz Hz. Resulullah gibi kokuyorsunuz!..”dedi.
Hz.Hasan sordu; “Dedemiz seni de çok severdi. Ancak O’nun hatırı için bir şey istesek yaparmısın?”
Hz. Bilal çok şaşırdı;” Bu ne biçim söz? Bu kölenizden ne emrederseniz yerine getiririm!..”
Senden;Bir defada olsa ezan dinlemek istiyoruz!..Ricamız sadece buydu.” Dedi.
Ertesi gün Bilal-i Habeş son ezanını mescidi Nebevide okudu.
Yanık ve hasret dolu sesiyle;”
ü ekber!
ü ekber!” dediği zaman;bütün Medine halkı ayağa kalktı. ''Eşhedü enla ilahe illalah! Eşhedü enne Muhammed’en Resulullah!..”deyince kadın-erkekgenç-ihtiyarçolul-çocukhatta yataklarındaki hastalar bile sokaklara döküldüler.
Mescidi Nebeviye koştular.
Halk o kadar coştukipeygamber Efendimiz yaşıyor sandılar.
Bilal-i Habeşleri de başka ezan okumadı. 641 senesinde şamda vefat ettiler.
Ey kara ayaklarının altına kurban olduğumuz Sahabe!...
Ey tüm müezzinlein İmamı!...
Ey Habeşistan’ın Karanfili sizin hedefinizarzunuz canınızı kurtarmak değildi.
Sonu ölümde olsa İslam’ı İman’ı Alllah’ı Kur’an-ı ve Muhammed’i tercih etmekti.
çünkü biliyordunuz ki; canı korumak canı bağışlayanın elinde.
Canlarcanı verenin elinde.
Canlar cananının emrini hiçe sayan candan hayır gelirmi?
Hem bütün canları elinde tutan O Canlar Cananının emri hiçe sayılarak o can korunabilir mi?...
Ya Resulullah!...bizim rüyamızada gel..bizide ağır o mübarek Ravzana. Bizide kabul et o mübarek mekanına!...
Biz Senin hasretinle yanıyoruz Ya Resulullah!..
Biz Senin harestinle tutuşuyoruz Ya Resulullah!..
Biz Senin hasretinle küle döndük Ya Habiballah!..
Gel bu ateşi söndür Ey Sevgililer Sevgilisi Efendim
Bilal nede sevmişti seni Ey Alemlerin Efendisi!..
Peygamberimiz’in vefatından sonra ayrılık acısına tahammül edemiyerek bir daha ezan okuyamadı Hz.Bilal... Peygambere olan muhabbetiyle her gün yanıp tutuşuyordu hz.Bilal...
Gözyaşları döküyordu.
Sonrada Medine kalmaya tahammül edemediği için zamanın halifesi olan Hz. Ebubekir’den izin alıp Şam’a gitmeye karar verdi.
Böylece Şam’ yerleşmişti hz.Bilal Hz.Ömerin hilafetine kadar.
Hz. Ömer ordusuyla Şama gelince onlara katılıp Kudüs’ gitti.
Bir gün Bilal sevgililer sevgilisini rüyasında gördü. Peygamber efendimiz kendisine sitem etti.
''Ya Bilal!...Hala bunca ayrılık yetmedi. Ya Bilal hala kabrimi hala ziyaret etmeyecekmisin?
Hala Medinei mutahharaya gelmeyecekmisin? Cennet bahçesini ziyaret etmeyecekmisin?....”
Zavallı yüreği duracak hale geldi hzBilal’in.
Heyecan ve ter içinde uyandı.
Hemen hazırlığa başladı.
Şafak sökerkeninceuzun ve garip deveciğiylemübarek Medine yollarına düştü hz.Bilal. Biricik efendisine yaklaştıkça havayı kokluyordu Bilal taşlarıtoprağı okşuyordu hz.Bilal. Issız çölleri yara yara Sevgilisine gitti hz.Bilal.
“Bunca ayrılık yetmedi Ya Bilal'' sesi hala kulağındaydı hz.Bilalin. Ona rastlayanlar selam veriyorlardı. Sonrada yanındakilere diyorlardı ki; “ İşte BilalBilal’i Hebeşi işte Hz.Peygamberin Müezzini. Bu dünyaya O’nun gibi ezan okuyan gelmemişti.''
Fakat O hiçbirini duymuyorgörmüyordu.
Sanki çok kuvvetli bir mıknatıs onu kendisine çekiyordu.
Peygamber Efendimiz’in mübarek kabirlerine doğru ilerledi.
Yüce makama erişirken; Kur’an-ı Kerim okudu.
En sonunda sevgilisinin kabrinin yanında bayılarak yere yıkıldı hz.Bilal.
Bu ne sevdaydı Ey Bilal. Bu nasıl bir aşktıki seni Şamlara kadar götürmüştü.
Bu nasıl sevdaydı ki yıllar sonra sevgilinin kabrini ziyaret edişinde vücudun dayanamadı ve yere yıkıldı!..
Ayıldığı zamanbaş ucunda sevgilisini sevgili torunları Hasan ile Hüseyin Hazretleri;
saçlarını okşuyorlardı. Sanki dünyalar onun oldu.
Sarıldılarkucaklaştılar ve ağlaştılar; “Yavrularım!..ne kadarda Dedeniz Hz. Resulullah gibi kokuyorsunuz!..”dedi.
Hz.Hasan sordu; “Dedemiz seni de çok severdi. Ancak O’nun hatırı için bir şey istesek yaparmısın?”
Hz. Bilal çok şaşırdı;” Bu ne biçim söz? Bu kölenizden ne emrederseniz yerine getiririm!..”
Senden;Bir defada olsa ezan dinlemek istiyoruz!..Ricamız sadece buydu.” Dedi.
Ertesi gün Bilal-i Habeş son ezanını mescidi Nebevide okudu.
Yanık ve hasret dolu sesiyle;”
Mescidi Nebeviye koştular.
Halk o kadar coştukipeygamber Efendimiz yaşıyor sandılar.
Bilal-i Habeşleri de başka ezan okumadı. 641 senesinde şamda vefat ettiler.
Ey kara ayaklarının altına kurban olduğumuz Sahabe!...
Ey tüm müezzinlein İmamı!...
Ey Habeşistan’ın Karanfili sizin hedefinizarzunuz canınızı kurtarmak değildi.
Sonu ölümde olsa İslam’ı İman’ı Alllah’ı Kur’an-ı ve Muhammed’i tercih etmekti.
çünkü biliyordunuz ki; canı korumak canı bağışlayanın elinde.
Canlarcanı verenin elinde.
Canlar cananının emrini hiçe sayan candan hayır gelirmi?
Hem bütün canları elinde tutan O Canlar Cananının emri hiçe sayılarak o can korunabilir mi?...
Ya Resulullah!...bizim rüyamızada gel..bizide ağır o mübarek Ravzana. Bizide kabul et o mübarek mekanına!...
Biz Senin hasretinle yanıyoruz Ya Resulullah!..
Biz Senin harestinle tutuşuyoruz Ya Resulullah!..
Biz Senin hasretinle küle döndük Ya Habiballah!..
Gel bu ateşi söndür Ey Sevgililer Sevgilisi Efendim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Alakalı yorumlar faydalıdır.