2 Ağustos 2010 Pazartesi

Sana Açılan Pencere


sana Açılan Pencere
Pencereni açtım Sensiz bir korulukta... Yola bakardı bir yanı bir yanı uçsuz bucaksız bir dağa.
İsimler koyardım Sen'i andığım zamanlara: Adı Gül adı Yağmur adı Sen...
Kimse bilmezdi yağmur nasıl düşer pencereme.
Her bir damla Sana sevdalı gelirdi. Yüreğime inerdi usul usul.
"Ah küçüğüm " derdim "Kurak bir iklime düşmektesin çölde açmaz menekşeler".
Bilmezdim o damlalarla yeşermiş meğerse yüreğimdeki çiçekler...

Penceremi açtım Sensiz bir zamanda.
Gül devri değildi gördüğüm manzara.
Üşüdüm bir kış ayazında.
Sen'i sordum karşılaştığım bütün varlıklara.
Ben Sen'i ararken adını dahi duymamışlara rastladım bu pencerede. Ağlamak kar eder mi bilmem:

Ağladım işte Sensizlikte!
Ağladım üşümüşlüğün yetim zemheresinde!

Bir pencere daha dedim bir pencere daha.
Sen'i sordum ey Nebi!
Bir bedevi gibi belki üzgün belki yorgun bir Sensizlikte.
Ellerim mi ısındı hava mı bilmem.
Bir vahaya rastladım buz kesmiş topraklarda.
Kokuna hasret güller gördüm; bahçelerde bağlarda...
Bilmezdim Sen'in aşkından kor kor yanan yürekler varmış garipler kervanında.
Hangisine yaklaşsam dillerde Sen bakışlarda Sen.
Kendi adını dahi hatırlayamayanların kervanı bu: Adı Sen!..
Ey Nebi!
Sana bakanların penceresinden ayırma beni.

-alıntidir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Alakalı yorumlar faydalıdır.

Öne Çıkan Yayın

Esmaul husnadan anladiklarimiz

Esmaul husnadan anladiklarimiz ne kadardır bi soralim kendimize oysa rabbimizi tanimanin o nun fiil ve uzerimizdeki tasarrufunu bilmenin...