4 Ağustos 2010 Çarşamba

Sevgili Peygamberim!

Sevgili Peygamberim! Sana bu mektubu bir Nisan ayının son gününde ömrümün yarı yılı geçmiş belki de tükenmiş bir bahar akşamında yazıyorum. Yine sana özlem doluyum yine hasret doluyum sana duygularımı nasıl anlatayım bilemiyorum.

Belki de şöyle başlamalıyım.
Ey güzeller güzeli Rabbimin sevgilisi! Bu Nisan ayının güzelliği kadar güzel şu parlayan ayın ışığından daha parlak şu mis gibi kokan hanımellerinden de güzel kokulu. Şu kırmızı güllerin güzelliğinden de güzel ve zarafetinden de zarif ey tüm insanların sevgilisi! Ey Ebubekir´in dostu Ömer´in yoldaşı Ali´nin kılıcıOsman´ın hayası selam olsun sana!

Sevgili Peygamberim gönül yoldaşım sırdaşım arkadaşımsevgilerin en güzeli ile sevdim seni. Seni sevmek ne kadar güzelmiş yaşımın olgun bir zamanında ancak anlayabildim. Seni tanıdıkça sevdim sevdim sevdim.

Sana olan özlemimi anlatmak için Asr-ı Saadette yaşayabilseydim bu sevdayı seninle paylaşabilseydim yüreğimizi daraltan sıkıntıları sana anlatabilseydim. Senin tozun toprağın olabilseydim Efendim. Sorma bizleri ne olursun bizler ne haldeyiz senin bıraktığın yerlerde ne yazık ki değiliz. Senin ümmetin makam mevki mal itibar peşinde. Hiç kimse sormuyor artık zenginin malı helalden mi haramdan mı? Mevki ve makam sahipleri o yerleri gerçekten hak ediyor mu? İnsanları ağlatanlarağlatmaktan zevk duyar oldu. Fakir fukara ne halde hiç kimse sormaz oldu. Mevki ve makam sahipleri bulundukları yerleri kaybetmemek için haksızlığa göz yumuyor.

Senin zamanında böyle değildi Efendim.






Ey güzeller güzeli bizleri seyretmektesin. Ümmetinin halini hepsini bilmektesin. Senden dua bekliyoruz Efendim. Medine´nin sıcak meltemleriyle nur ve ışık saracak rahmet bulutlarını gönderiver. ´tan gelen her şeye teslimiz sabır ediyor ve şükrediyoruz ama artık bu sıkıntılarımız bitsin istiyoruz.

Diyeceksin belki de sizler bunları hak ediyorsunuz. Benim sünnetime Rabbimin emrine karşı geliyorsunuz. Beni gerçek anlamda sevmiyorsunuz.
Hayır Efendim. Gerçekten seni çok seviyoruz baktığımız her yerde seni görmeye çalışmaktayız ama belki de bizler nefislerimizin kurbanıyız. Bir çiçeğe senin gibi bakmayı bilmediğimiz için toprağın yeşermesini ağacın yeşillenmesinibir ananın çocuğunu sevmesinden ibret almayı bilmediğimiz için böyleyiz. İşte onun için belki de Asr-ı Saadette yaşamak istiyoruz. Senin teslimiyetini görmek şükrü eda edişini seyretmek seninle aynı mekânı paylaşmak ve aynı havayı solumak için istiyoruz.

Belki de sana şöyle seslenmek istiyoruz.

Ey Sevgililer Sevgilisi nerdesin?

Gel artık yüzyıllar geçti aradan

Bir dua iklimiyle gel ne olur

Bir rahmet deniziyle gel ne olur

Sil bütün kanayan yaraları

Aydınlat yeniden bütün dünyamızı

Işık saçarak nur saçarak gel

Gel de ey güzeller güzeli

Nasıl gelirsen gel

Efendim altı sene önce Hacda çok güzel duygular yaşadım. Medine´nin mis kokuyordu havası meleklerin miski amberdi kokusu. Adım adım yaşadım ama dayanamadım. Senin soluduğun havayı solumak senin gezdiğin toprakta gezmekUhud Dağını seyretmek Hamza´nın şehit oluşunu hayal etmek öyle güzeldi ki Rabbim tekrarını nasip etsin inşaallah.

Ya Nebi! Sana olan özlem hiç bitmiyor dinmiyor. Rabbimin yarattığı her şeyde Onun azametini görmeye senin "Ümmetimümmetim" diye seslenişini duymaya çalışıyoruz. Senin yolundan belki de tam olarak gidemiyoruz ama senden şefaat bekliyoruz. Bir gün gelip bu dünyadaki görevimiz bittiğinde bizi gerçek âlemde kucaklamanı bekliyoruz. Sana selam olsun ey Sevgililer Sevgilisi. Kalbimiz yanarak özlemimiz bir kat daha artarak yalvarıyoruz Rabbimize. Bizi sana layık ümmet etsin. Layık etsin ki ebedi âlemde ebediyen seninle olalım.

Şimdilik Hoşçakal Efendim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Alakalı yorumlar faydalıdır.

Öne Çıkan Yayın

Esmaul husnadan anladiklarimiz

Esmaul husnadan anladiklarimiz ne kadardır bi soralim kendimize oysa rabbimizi tanimanin o nun fiil ve uzerimizdeki tasarrufunu bilmenin...