8 Ocak 2022 Cumartesi

DİNİ SİYASETE ALET ETMEK

 MÜMİN OLANIN VAZİFESİ NEDİR?


  İnandığımız dine hizmet etmek için yüce yaradan bizlere bazı vazifeler yüklemiştir

 bunu  islamiyetin gelişiyle ve yüce nebi peygamber efendimizin(s.a.v ) teblige başlamasıyla  görüyoruz .


  Din nasihattan ibârettir. diyen hadisi şerifimiz bizlere bunu tebliği vazife edindirmiştir.

peki bu vazifeyi sadece imamlardan, diyanetten ve veya cami hocadanmı  beklemeliyiz .

Elebetteki hayır  herkes yaptıgı memuru oldugu vazifeyi yerine getirirken pek üstün bir gayret sarfeder,ama dini imanı islamiyeti anlatmakta üşengeçlik gösterebilir neden ?


Çünkü o vazife onun değildir hoca anlatsın imam anlatsın düşüncesindedir..

Oysa durum dan vazife çıkaran siyasetçiler bizim anlatmadığımız tebliğ etmedigimiz KURAN_i gerçekleri çarptırarak,hak ve hakikatle ilgisi olmayan bilgilerle , yalan yanlış  ve hatta agızlarından salyaları aka aka çirkin bir tutumla ,algılarla vazife ednimişler..

peki bundan rahatsızlık duymayan EHLİ iman olabilirmi.

Susup hakkı haykırmıyorsak VALLAHİ' de BİLLAHİ'de ahirette vebal altındayız demektir.


Hz. Muhammed(S.A.V  kurduğu devlette kişileri birbirleri ile inanç kardeşliğinde bütünleştirmiştir. Bunun en güzel örneği “Ensar” ve “Muhacir” kardeşliğidir. Medine’de yaşayan mal ve mülk sahibi Ensar, her şeyini Mekke’den gelen Muhacirlerle paylaşmayı başarabilmiştir. Bu kardeşlik insanlar arasında öylesine etkili olmuştur ki köleler ve soylu zenginler birbirlerini eşit kabul etmişlerdir. Müslüman olan köleler, Müslüman zenginler tarafından müşriklerden para karşılığı satın alınarak köleliklerine son verilmiş, her seviyedeki insanla eşit hale gelmiştir.   Bu mevzuyu uzatmak mümkün ..


HZ peygamberimizin( S.A.V) yaptığı SİYASETİ örnek alan bir siyasetçi asla kimsenin dinine ırkına kem söz söylemez.

Tabiki o zatı kerimi örnek alması için öncelikle ONUN peygamberligini tastik veONU kabul etmesi gerekir . Kendisine MÜSLÜMANIM  diyen  bir siyasetçi asla YÜCE VE KUTSAL DİNİMİZİ SİYASETE ALET EDEMEZ ediyorsada bu menfeatçiliginin tokatını yer. seçim zamanı camilerde kuran oku namaz kıl çarşaflı bacılara rozet tak namus sözu ver sonra hepsini unut ve dine, kuran kurslarına,tesettürlü hanımlara  saldır ve bu pisliğinizin bir geri dönüşümü olmasın sadece kınama cezası verilsin .olduuuuu...Bu yaptığınız pisliği kerkes unutabilir taraftarınız alkış tutabilir özgürdür( bey)!!! Bey olun efendi olun.

 Bunu YÜCE ALLAH'UTEALA GÖRÜYOR ,YAZIYOR ,BİLİYOR .Bildigi ,gördüğü,yazdıgı O gün sizlere ve sizin gibi düşünüp ,sizi destekleyenlere gerekeni yapacagından hiç ŞÜbhem yok hamd olsun..

şimdi bu kadın dinden bahsederken neden siyasete uzadı diyebilirsiniz .Ben mevzuu  ALLAH C.C , PEYGAMBER S.A.V  ,DİN ,İMAN OLUNCA susup kabuğuna çekilenlerden değilim.bildigimi söylerim çünkü yüce nebimiz peygamberimiz s.a.v göz bebegimiz hakkı savunmayan susuan dilsiz şeytandır buyurmuştur.şimdi meselenin hülasasıDİNİME ,İMANIMA KURANIMA saldıranlara diyorumki.

                       O pis AĞZINIZDAN AKAN  SALYALARINIZI TOPLAYIN   ÇEKİN O !!PİS!! NECİS!! CENABET!!  ELLERİNİZİ  

   

              YÜCE DİNİMİZDEN ,KURANIMIZDAN ...SON SÖZ 

KAFİRUN SURESİ....

   

 De ki: “Ey inkârcılar!

﴾2﴿ Ben sizin tapmakta olduğunuz şeylere tapmam.

﴾3﴿ Siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz.

﴾4﴿ Ben sizin taptıklarınıza tapacak değilim.

﴾5﴿ Siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz.

﴾6﴿ Sizin dininiz size, benim dinim banadır.”  VESSELAM ..ALLAHU TEALAYA EMANETSİNİ Zİ EY MÜMİNLER...


1 Ocak 2022 Cumartesi

secde ayetleri.


  1   araf 206   

 اِنَّ الَّذ۪ينَ عِنْدَ رَبِّكَ لَا يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِه۪ وَيُسَبِّحُونَهُ وَلَهُ يَسْجُدُونَ

Şüphesiz Rabbin katındaki (melek)ler O’na ibadet etmekten büyüklenmezler. O’nu tespih ederler ve yalnız O’na secde ederler

2   raad 15   وَلِلّٰهِ يَسْجُدُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَظِلَالُهُمْ بِالْغُدُوِّ وَالْاٰصَالِ 

Göklerde ve yerde kim varsa, ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah akşam Allah’a boyun eğer.

3-  nahıl  49 49وَلِلّٰهِ يَسْجُدُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ مِنْ دَٓابَّةٍ وَالْمَلٰٓئِكَةُ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ 

Göklerde ve yerde bulunan canlılar ve melekler büyüklük taslamadan Allah’a secde ederler (boyun eğerler).

 4    İsrâ sûresinin 107. Ayeti

قُلْ ءَامِنُوا۟ بِهِۦٓ أَوْ لَا تُؤْمِنُوٓا۟ ۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْعِلْمَ مِن قَبْلِهِۦٓ إِذَا يُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ يَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ سُجَّدً

De ki: “Ona ister inanın, ister inanmayın. Şüphesiz, daha önce kendilerine ilim verilenler, Kur’an kendilerine okunduğunda derhal yüzüstü secdeye kapanırlar.”

5- Meryem sûresinin 58. Ayeti

أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ أَنْعَمَ ٱللَّهُ عَلَيْهِم مِّنَ ٱلنَّبِيِّۦنَ مِن ذُرِّيَّةِ ءَادَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبْرَٰهِيمَ وَإِسْرَٰٓءِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَٱجْتَبَيْنَآ ۚ إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ ءَايَٰتُ ٱلرَّحْمَٰنِ خَرُّوا۟ سُجَّدًا وَبُكِيًّ

İşte bunlar, Âdem’in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim’in, Yakub’un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.

6- Hac sûresinin 18. Ayeti

أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يَسْجُدُ لَهُۥ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِى ٱلْأَرْضِ وَٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ وَٱلنُّجُومُ وَٱلْجِبَالُ وَٱلشَّجَرُ وَٱلدَّوَآبُّ وَكَثِيرٌ مِّنَ ٱلنَّاسِ ۖ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ ٱلْعَذَابُ ۗ وَمَن يُهِنِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن مُّكْرِمٍ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَآءُ

Görmedin mi ki şüphesiz, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde etmektedir. Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah, kimi alçaltırsa ona saygınlık kazandıracak hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.

7- Furkân sûresinin 60. Ayeti

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱسْجُدُوا۟ لِلرَّحْمَٰنِ قَالُوا۟ وَمَا ٱلرَّحْمَٰنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورً

Onlara, “Rahmân’a secdeye kapanın denildiğinde “Rahmân da nedir? Senin bize emrettiğine mi secde edeceğiz?” derler ve bu onların nefretini artırı

8- Neml sûresinin 25. Ayeti

أَلَّا يَسْجُدُوا۟ لِلَّهِ ٱلَّذِى يُخْرِجُ ٱلْخَبْءَ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُخْفُونَ وَمَا تُعْلِنُونَ

“Göklerde ve yerde gizli olanı ortaya çıkaran, sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilen Allah’a secde etmesinler diye (şeytan onları yoldan çıkarmış.)”

9- Secde sûresinin 15. Ayeti

إِنَّمَا يُؤْمِنُ بِـَٔايَٰتِنَا ٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا۟ بِهَا خَرُّوا۟ سُجَّدًا وَسَبَّحُوا۟ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ

Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine bu âyetlerle öğüt verildiği zaman secdeye kapanan, kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih edenler inanırlar.

10- Sâd sûresinin 24. Ayeti

قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَىٰ نِعَاجِهِۦ ۖ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنَ ٱلْخُلَطَآءِ لَيَبْغِى بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَقَلِيلٌ مَّا هُمْ ۗ وَظَنَّ دَاوُۥدُ أَنَّمَا فَتَنَّٰهُ فَٱسْتَغْفَرَ رَبَّهُۥ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ 

Davud dedi ki: “Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir. Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.” Dâvûd, bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Allah’a yöneldi.

11- Fussilet sûresinin 37. Ayeti

وَمِنْ ءَايَٰتِهِ ٱلَّيْلُ وَٱلنَّهَارُ وَٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ ۚ لَا تَسْجُدُوا۟ لِلشَّمْسِ وَلَا لِلْقَمَرِ وَٱسْجُدُوا۟ لِلَّهِ ٱلَّذِى خَلَقَهُنَّ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ 

Gece, gündüz, güneş ve ay Allah’ın varlığının delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer gerçekten Allah’a kulluk ediyorsanız, onları yaratan Allah’a secde edin.

12- Necm sûresinin 62. Ayeti

فَٱسْجُدُوا۟ لِلَّهِ وَٱعْبُدُوا۟

Haydi Allah’a secde edin ve O’na kulluk edin.

13- İnşikak sûresinin 21. Ayeti

وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ ٱلْقُرْءَانُ لَا يَسْجُدُونَ 

Onlara Kur’an okunduğu zaman secde etmiyorlar.

14- Alâk sûresinin 19. Ayeti

كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَٱسْجُدْ وَٱقْتَرِب

Kella la tütı´hü vescüd vakterib...


4 Aralık 2021 Cumartesi

İMANİ TAKLİDİ VE İMANİ TAHKİKİ..... Taklidi ve Tahkiki İman Nedir?1- Buluğ çağına ermiş bir çocuğun annesi ya da babasından görerek namaz kılmaya başlaması. 2- Surelerin anlamını bilmeden namaz kılmak ya da dua etmek. 3- Ayetlerin sadece zahiri (görünen) anlamını öğrenip batıni manasını bilmemek. Taklidi iman, kişinin delillere dayanmaksızın, ana-babadan veya çevresindeki insanlardan görerek ve öğrenerek iman etmesine denir. Bir nevi kişinin İslam toplumunda doğup büyümüş olmasının tabii sonucu olarak oluşan imandır. İslam ulemasının çoğunluğunun görüşüne göre bu tür bir iman geçerlidir. Ancak o kişi imanını akli ve dini delillerle güçlendirmediği için sorumludur. Zira, taklidi iman inkarcı ve sapık kimselerin ileri süreceği itirazlarla sarsıntıya uğrayabilir. Tahkiki iman ise adında bulunduğu gibi tahkik etme, araştırmaya, bilgiye, kavramaya ve delillere dayanan iman demektir. Bu iman tarzı kolay kolay sarsılamaz ve bilinçli bir iman olduğu için de kalben kabulü daha sağlam olur. delillere, bilgiye, araştırmaya ve kavramaya dayalı olan imandır. Taklidi imana göre daha şuurlu bir imandır. kişinin elde ettiği bu delilleri ayetle açıklarsak 12. Nisa Suresi, 162. ayet 13. Bakara Suresi, 177. ayet kişinin akli melekelerine bir dinginlik ve imanı tahkiki kazandırarak batıl düşüncelerden onu kurtaran ayetlerdir. İMANİ bazı ayetler -Allah’ın izni olmadan hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a iman ederse, (Allah) onun kalbini hidayet eder. Allah, her şeyi bilendir. (64/Teğabûn 11) * Eğer onlar iman edip Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakınmış olsalardı, Allah katında kazanacakları sevap kendileri için daha hayırlı olacaktı. Keşke bilselerdi! (Bakara 2/103) * Her kim imanı küfre değişirse, o artık doğru yoldan sapmış olur.(Bakara 2/108) * Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir. (Bakara 2/143) * Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.(Bakara 2/153) * Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.(Bakara 2/172) ve daha onlarca AYET bizlere imani tahkikiyi bulmamıza yol gösterir.. Bu sebeple imanı, akli ve dini delillerle güçlendirerek, “taklit” seviyesinden “tahkik” seviyesine çıkarmak gerekir. Tahkiki iman her şey üzerinde Allah’ın tasarruf ve Rububiyetini görüp tasdik etmek ve fikir yürütmek olduğu için, burada bir terakki ve tekemmül vardır. Ama taklidi imanda bir sabit fikirlilik ve durağanlık olduğu için, bu iman ile ne huzur kazanılır ne de gaflet izale edilir. Aslolan, her Müslümanın tahkiki imana sahip olması, neye, niçin ve nasıl inandığının şuurunda olmas Bilindiği üzre her bilgi önce taklitle sonra tahkikle meydana çıkar .Taklit edilmeyen şeyin en dogrusuna ulaşmak zordur . İmani esaslar bellidir amentü esaslarında bildirilmiştir. Bu esaslar dinimizin imanımızın temel diregidir.Bu esaslar ilahi rahmete bizi kavuşturacak vazifelerimizdir. imanımızın tasdik vesikalarıdır. Son çagın[İZM] belaları gençligimizin imanını zafiyete uğratmaya çalışsada çok şükürki imanın çıgır açmasına engel olamayacaktır sonradan dogmatik fikirler çürümeye mahkumdur. Bediüzzamanın ifadesi ile HAKİKİ İMANI ELDE EDEN ADAM KAİNATA MEYDAN OKUYABİLİR.. Hakiki iman tahkikle elde edilip sarsılmayacak kadar saglam ve kavi olandır. HZ musa'nın duası ile biz dahi derizki YA RABBİ kanıma karışan bir imanı kamil ver ..AMİNNNNN ALLAH'U TEALAYA EMANET KALIN....

21 Kasım 2021 Pazar

RUHUN HUZURU MANEVİYAT.


                                                                RUHUN HUZURU MANEVİYAT.

 ALLAH'U-TEALA “Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyuruyor. İnsanın bir yaradılış sebebi var - Allah’a kulluk etmek. 

 “İnsan vücüdunda bir et parçası var. O iyi olduğunda bütün vücut iyi olur, o kötü olduğunda da yine bütün vücut kötü olur. Dikkat edin, o kalptir.” buyuruyor Peygamberimiz.S.A.V

          İman esaslarına göre yaşayan insan aslında mutlu insandır. Kulluk bir mutlu yaşama sanatıdır.Mutsuzlugumuza  coğu zaman yanlış tercihlerimiz ve yanlış seçimlerimiz sebep olmaktadır değilmi ? 

             öyleyse tercihlerimizi ,kararlarımızı doğru bir zemine oturtmak gerekmezmi?.

            İşte o dogru kararları verebilmesi için beyin algımızın dogru ,net ,sakin calışması gerekir onu o dinginlige ,huzura ,rahatlığa kavuşturmak              bizim elimizde .Nasılki beşeri kanunlar kişinin dünyevi hayatını tanzim edip onu koruma amaçlı ise dini inanç sistemi ,İMAN esasları ,farzlar ve                  diğer vecibeler bizlerin hem ruhsal durumumuzu hem hayatımızı hem ahiret yurdumuzu mamur etmektedir..   

Müslüman, hayatında madde ve mânâ arasında dengeyi nasıl sağlayabilir  bunu açıkça İMAN, TESLİM ,TEVEKKÜL .

  Diye açıklamış din büyüklerimizşöyleki; “İman tevhide, tevhid teslime, teslim tevekküle, tevekkül iki dünya saadetine götürür.” (Bediüzzaman hz ) İman, tevhid nedir? 

Allah’ın her şeyi kontrol ettğine inanmak. İhlâs suresi de zaten tevhidi gösteriyor. İnsan teslim oluyor, ama teslim yetmiyor, tevekkül de gerekiyor. Tevekkülde Ona vekâlet veriyorsunuz, avukata vekâlet verildiği gibi sonra olaylar isizin istediginiz gibisinden daha hayırlı bir netice ile 

sonlandırılıyor..

Yüce dinimizin emirleri ,fermanları bizim hem ruh saglığımızı hem dünyamızı hem ahiret saadetimizi garanti altına almışken nedir bizdeki bu inkar edip dinden uzaklaşma isteği.  Bu asrın insanın ruhunun derununa açtığı yaralar inanın hz eyyubun yaralarından daha endişe verici bir sonuca götürüyor kişiyi .YA BAKİ ENTEL BAKİ sırrı bu dünyanın gelip geçici ama ahiret yurdunun daimi olduğunu hatırlatmalı.BAKİ-i hakiKİ olanın

bizlere sunduğu iki hayattan bu dünya hayatı FANİ, zeval bulucu, gidici  ..BAKİ olan hiç bitmeyecek daimi olan ahiret hayatımız kuranı kerimin 

ayatleriyle sabittir ki    Sana indirilen ve senden önce indirilen (Kitaplara) iman eder, Ahiret Günü'ne yakinen inanırlar. (2/Bakara 4)

Kur'ân-ı Kerimde pek çok âyette cennet ve cehennemden bahsedilirken hâlidîne fîhâ ebedâ "Orada ebedî (sonsuz) olarak kalacaklardır" (Nisâ, 57; Maide, 119; Ahzâb, 65; Cin, 23 ...) ifâdesiyle cennet ve cehennem hayatının sonsuz olduğu ifâde edilmiş, yine, "İrinli suyu içmeye çalışır fakat fakat boğazından geçiremez. Ona her taraftan ölüm gelir, fakat o ölmez" (İbrahîm, 17), "İnkâr edenlere de cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler, cehennem azabı da onlara biraz olsun hafifletilmez..." (Fâtır, 36), "(Cennetlikler) ilk tattıkları ölüm dışında orada artık ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur" (Duhân, 56) gibi âyetlerde de cennet ve cehennemde ölüm olmadığı, hem cennetliklerin hem de cehennemliklerin bulundukları mekânlarda ölümsüz olarak kalacakları ifâde edilmiştir. Bu husus itiraza yer bırakmayacak bir şekilde açık ve kesindir[1].

                                                 HEM DÜNYAMIZIN HEM AHİRETİMİZİN İMANİ MÜKAFAT BULACAGI BİR YER OLMASI DUASI İLE ALLAH'U TEALAYA EMANETSİNİZ..AYTEN DENİZ...

13 Kasım 2021 Cumartesi

Kalbi hastalıklar ve tedavisi..


  İnsanoglu anlık duyguların altında cok zaman bunalır,daralır,iç sıkıntısı ruhunu sarar 

sebebini bilmez cok zaman ,kendisinide gözlemlemez çünkü sebebi yoktur .

bu gibi durumlara  din büyüklerimiz kişinin kalbi hastalıkları sebebptir demiş ve kalbi hastalıkları sıralamışlar.

Maddi hastalıklarla beraber insan kalbini saran manevi hastalıklar da vardır.
Dikkat buyurunuz: İnkârcıların kalpleri mühürlü, münafıkların da hastalıklıdır. Kur’an’ın sair ayetleriyle ilişkilendirerek düşünürsek şöyle söyleyebiliriz.
Şüphe; Güneş gibi ayan beyan olan hakkın hakikatlerine gözlerini kapayıp BU HAKİKATLEDEN ŞÜBHE DUYMAK şirke,küfre,inkara,meyletmek...   
Cehâlet; hakîkatten mahrûmiyetin ıztırabını dahî bilemeyecek derecede körlük bunun sebebide şübhesi inanmaya galip gelmektendir.
Şehevât ve ihtiraslar; Ahlâksızlık; kalbin mânevî kanseridir. Vaktinde tedâvî görürse Allâh’ın izniyle şifâ bulunabilir.çagımızın en korkunç hastalıgı denebilir .
  • Günah işlemek ve haramlara girme arzusu ve bunlardan hoşnutluk duymak.

  • Allah'a(c.c) karşı muhabbetimizin azalması,

  • Peygamberimizin(sav) sünnetlerini yapmakta usanç duymak,

  • Dini meselelerin konuşulmasından rahatsızlık duymak,

  • Kıskançlık, kin, haset, gurur, yalancı tevazu ve kibir cimrilik.

  • Efendimiz’in (sav) Müslümana kesinlikle uygun görmediği mânevî hastalıklardan biri cimriliktir. Canını Allah yoluna adayan mü’minin malında cimrilik yapması mümkün değildir.Bütün bunlar kalbi hastalandıran sebebler  bunlara eşlik eden tembelligimiz üşengeçligimizde var elbet. bu hastalıklarımız bizim saadeti ebediyemizi tehdit ediyor kurtulmanın gayretinde olmalıyız.,
  • şuursuz müslüman olmaz yarın hakkın divanında yüzümüz kara çıkmasın istiyorsak hemen kendimize gelip ALLAH tealaya yönelmeli insan bu hastalıklarımızın yegane tabibi yüce ALLAHTIR onun kuranı keriminden emir ve yasakları hayatımıza gecirmek suretiyle tedavi olmalıyız.

  • Her konuşmasına “Allah’tan korkun!” diye başlayan son Peygamberin ümmeti, Allah korkusu yerine basit, geçici ve yersiz dünyevî korkulara kapılmamalı; îmânını, ihlâsını ve ilmini takviye edici çalışmalara yönelmeli; dünyâdan çok âhirete yatırım yapan ve târihin şeref levhalarında yerini almış olan İslâm büyüklerinin, cefâkâr Müslümanların ve özellikle altın nesil sahabe-i kirâmın sergiledikleri hizmet ve fedâkârlık örneklerini iyi okumalı ve hayâtına yansıtmalıdır.



10 Kasım 2021 Çarşamba

ÖLÜMUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI.

 ÖLÜMUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI.

Ölüm ne aci gelir insana .Hele sevdiklerinin ölümü.Aslinda ölümun gerceği yok olmak degil .Bu dünya hayatini tamamlayip başka bir hayatta tekrar
can bulmaktir buraya kadar hepimiz biliriz bilirizde yinede icimiz yanar, gozumuz aglar.
Peki neden bildigimiz inandigimiz bu gerçege rağmen bu kadar aci verir ölüm.
Sevdigimizi bu dünya hayatinda bir daha goremeyecek olmamiz göremeyip,konusamayacak,sohbet edemeyecek ,elele tutusup yurüyemeyecek daha pek çok şeyi birlikte yapamayacak olmamiz içimizi acitandir değilmi.
Ahiret alemi yokluk degilki baska bir baharda can bulup yeniden yeşermenin ,tazelenmenin adi olsa gerek.
Hani dunya misarifhaneydi biraz oyalanip gidecektik bu gercegi kabullendigimize göre gidislere alisigiz aslinda .
Kimler gelip kimler gitmediki bu alemden ..Gidisler hep var hep olacak tipki gelislerin oldugu gibi...KADERI yazan kalemin sahibi ALLAH'TEALA boyle buyurmus.
Kurani azimde Küllü nefsin zaikatül mevt.(Her can ölümu tadacaktir) emri fermani bas göz üste .. bıze düşen SABRI CEMIL ile guzel bir teselli umarak sabretmek.tesellimiz CENNET umudumuzALLAH'U TEALA olunca aciyi bal eyler rabbim.
Her gidis ten sonra gidenler kervanina katilacagimizin gercegini unutmadan varacagimiz son durak olan ahiret hayatimizi güzellestirme
nin gayreti ile umutlarimizi büyütmek elimizde.
Ölümun gercegi kurani azimde pek cok yerde anlatilir.Okuruz ama başimiza geldiginde gene üzuluruz üzulmek insani ,kalbi bir durumdur ellebbeki cok normaldir.
Üzulmek bizim ne kadar vicdanli ve İNSAN oldugumuzu hatirlatir.Akabinde gözlerin gormedigi beşerin aklina bile gelmeyecek türlu nimetlerin ,güzelliklerin ,bitmeyecek ,son bulmayacak bir hayatin ölümle başlayacagini bilmek biraz teselli etmeli bizi.
CENNET gibi bir nimet verilip KUL gibi yasayip
ALLAHU 'TEALAYA asi olmadan kulluk bilinciyle ,kulluk vazifelerini yerine getiren bizlere ne guzel tesellidir..
HAYAT KISA AHIRET EBEDIDIR Öyle ise faideli isler coktur bu dunyada faideli işlerin hazzini duyup ahirette ücretini almaya devam etmeli insan...
CENNET
mekanlari olsun cümlemizin gecmişlerinin .bizimde gidecegimiz yer olsun..cümle gecmislerimizin ruhu icin el fatiha..
Hayirli islerde acele eden kazanir.

Öne Çıkan Yayın

Esmaul husnadan anladiklarimiz

Esmaul husnadan anladiklarimiz ne kadardır bi soralim kendimize oysa rabbimizi tanimanin o nun fiil ve uzerimizdeki tasarrufunu bilmenin...