Kirlenme
bir kalb hadisesidir. İnsan, ancak kalben kirlendiği zaman bir kirlenme duygusu içine
girer. Eliniz kirlenir, yıkarsınız, bir daha bir daha yıkarsınız, temizlik duygusuna ulaşırsınız. Elbiseniz kirlenir, ayağınıza çamur bulaşır, başınızdan aşağıya çamur yağar... bunların hepsinden kurtuluş için su ve sabun yeterlidir.
Ama
kalb kirlenmesi...
İşte oradaki kirlenmeyi su ve sabun gidermiyor.
Eliniz
bir masum kanına bulaşmışsa, bir ton su ile yıkasanız, elinizde en küçük kan lekesi
kalmasa, gene de kirli hissedersiniz kendinizi. Çünkü masum kanın lekesi yüreğe kazınır ve o, ellerde silinmez bir leke
hissi bırakır.
Bir
şey çalmışsanız ellerinizle, gözlerinizle bakılmayacak bir şeye bakmışsanız, ayaklarınız sizi kalbi gölgeleyecek yollara
sürüklemişse... Kalbde
kir kümelenmeleri oluşur.
Mevlana
Hazretleri der ki:
"Göz
günah işlemişse, onu su ile yıkayamazsınız. Onun kirini giderecek olan
ancak göz yaşıdır."
Demek
ki kir var, kir var.
Arınma var, arınma var.
Sevgili
Peygamberimiz, "günah" ile "kirlenme" arasında mutlak bir bağ kuruyor. Her günah bir kir noktası olarak yansır kalbe. Tevbe
edilmezse kir orada kalır, tevbe
edilirse, kir temizlenir. Tevbe edilmeyen günah
kirleri çoğala çoğala kalbi kaplar ve ortaya kirlenmiş bir kalb
çıkar.
Günah
manevi kir demek.
Günah
kalbe yük demek.
Kalb neden günah ve kir olarak algılar bazı şeyleri? Neden yük oluşturur bazı şeyler kalb
üzerinde?
Çünkü
"Kalb nazargahı ilahidir" denilmiştir.
Çünkü
kalbi yaratan kudret, onun dokusuna, hangi hallerde hangi hali yaşayacağı noktasında adeta iç bilgiler yerleştirmiştir.
Kur'an'ın bildirdiği "Kalb
ancak Allah'ı anmakla mutmain olur" hükmü,
kalb yapısı hakkında çok temel ölçüler veriyor
bize. Kalb Allah'a yakınlık, Allah'la birliktelik duygusunu
kazanırsa, doyum hissi yaşar demek ki, Allah'tan uzaklaşırsa, doyumsuzluğa düçar
olur. Günah, Yaratıcının, insanın uzak kalmasını, daha da önemlisi kalbine yansıtmamasını istediği şeydir. Günah bir Şeytan yanısamısıdır adeta kalbe. Şeytanın gölgesidir. Bir Şeytan kanayışıdır.
Oysa
orada, Allah'tan başkası bulunsun istemiyor Allah Teala. Allah'tan başkası "masiva"dır kalb
için.
Günah,
kalbi, taşıyamayacağı bir yük altına sokmaktır.
İslam, insandan bir kalb
arınması cehdine
girmesini ister.
Her
şey arı bir kalb
içindir. Bunun Kur'an'daki tanımı "selim, yani hastalıksız bir kalb"tir.
Aranan
musaffa bir kalbtir. Temizlenmiş, süzülmüş, imbikten geçmiş bir kalb.
"Arınan kurtulmuştur" buyurulur
Kur'an'da...
Bütün
mesele arınmak!
İslam, insanı ebedi alemde Allah'ın huzuruna "arınmış bir kalb"le
taşıma disiplinidir.
Tasavvuf,
İslam içinde bir "arınma disiplini" olarak teşekkül etmiştir. Müslüman, bir "kalb davası" olan insandır. Bir Allah dostunun kavlince,
"Kalbini zaman zaman avucunun içine alıp, insanlar arasında utanmadan dolaşmak, güzel bir Müslüman olmanın olmazsa olmaz ölçüsüdür."
Her
ibadet , kalbe bir arınma temrinidir.
Ramazan'da
mü'minler, bir çağlayanın altından geçerler ve iliklerine kadar
arınma duygusu yaşamaları beklenir.
Namaza
duruşun ilk şartı temizliktir. Kalben kirli olanın bedenen temizlenmesi çok da
anlamlı olmayabilir. İnsanın, Allah'ın Kitabı ile ilişkisi tertemiz olmaya bağlanmıştır.
İslam, insanın malını - mülkünü bile arındırmaya taliptir kirlerinden.
*
* *
Oysa
çok kirlendi insan.
Kalbi
darmadağın oldu insanın. Kalbi kayboldu kirler içinde...
Allah'ın evinden kaçtığı 19'uncu yüzyıl savruluşundan beri bataklıklardan geçiyor
insanoğlu ve bunun kalbine yansımaları kire boğuyor insanı...
Bu
yüzden kalbin en temel işlevleri kayboldu. Sevgiler, şefkatler, inançlar, diğergamlıklar, rahmetler, merhametler
kayboldu. Kıyıcı bir insanoğlu oluştu.
Bir
koca yüzyılın adını "Cinayet yüzyılı" diye niteletebilecek bir kıyımlar aktörü oldu insan.
Paçalarından yukarı kirler yükseldi ya da yüreklerinden kılcal damarlara kadar uzanan kir
dolaşımına tutsak oldu insan. Kir dolaşımı, ya da
kin dolaşımı... İnsan insanın kurdu oldu. Vahşetin en yokedicisini
icat etti insanlık ve milyonlar halinde katletmeye
yöneldi birbirini.
Havayı kirletti insan, suyu kirletti, ağacı, çiçeği kirletti, çünkü kalbi kirlendi
insanın.
İslamsız çağların oluşturduğu bir bataklık bu.
Ve
yeni bir arınma sürecine girmezse, kalbi
hastalanacak ölecek insanın.
Kendi
imal ettiği kir denizinde boğulacak insan. Soluduğu hava ile içine dolacak kir, içtiği su ile, bastığı toprak ile...
Cinsel
kirlilik ile genleri kirlenecek insanın.
İnsan, bunca kirlilik içinde ya
bir kere daha çağıracak İslam'ı kendisini kirlerden arındırması için, ya
da...
Toplumların kıyameti, böyle yoğun kirlenmenin akabinde gelmiyor
mu?
Alın Nuh ve Lut
kavmini, Ad'ı Semud'u...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Alakalı yorumlar faydalıdır.