1. İlimden daha üstün hazine yoktur.
2. Cehaletten daha kötü arkadaş yoktur.
3. Takvadan daha aziz şeref yoktur.
4. Aruzları terk etmeden daha ulu kerem yoktur.
5. Tefekkürden daha üstün amel yoktur.
6. Kibirden daha kötü küçüklük yoktur.
7. Sabırdan yüce iyilik yoktur.
8. Hakikatten daha üstün mürşit ve rehber yoktur.
9. Aç gözlülükten daha kötü yoksulluk yoktur.
10. Sağlıktan üstün nimet yoktur.
11.
12. Kanaatten daha üstün züht yoktur.
13. Dilini tutmaktan daha çok seni koruyan yoktur.
14. Dünyaya uzak durmaktan daha üstün yakîn yoktur.”
21. Hasan-i Basrî (ra) “Tevrat-ı Şerifte şu beş kelime yazılıdır: “Zenginlik kanaatkâr olmaktadır. Selamet şerefli olmaktadır. Hürriyet ve azadelik arzulardan vazgeçmektedir. Hoş kazanç elde etmek uzun günlerdedir. Sabretmek ise az günlerdedir.”
22. Hak Teâla “Yâ Musa! Bütün hatalar şu dokuz şeyden kaynaklanır. Bunlar kibir, hırs, haset, çok sevilmek, çok yemek, çok uyumak, dünya malına tamah, övünmek istemek ve şükürsüzlüktür” buyurdu.
23. Yâ Musa! Şayet sana mal verilirse hesabını düşün. Dünya verilirse ölümü hatırla. Bela ve musibet verilirse duaya sarıl. Yemeğe oturursan açları düşün. Günah işlemeyi düşünürsen cehennemi hatırla. Hasta olursan sadaka ver ve ilaç yap. Zengin olursan cömert ol halkın da zengin olmasını iste.
24. Yâ Musa! Mademki hazinelerimi bildin, halktan aşırı ilgini kes. Mademki mülkümü gördün kapımdan ayrılma. Düşmanlarını ölmüş görmedikçe hilelerinden emin olma. Kendi ayıbından kurtulmadıkça halkın ayıbını görme ve onunla meşgul olma. Cennete girmedikçe de benden emin olma!
25. Bir gün şeytan Hz. Yahya’ya (as) şöyle dedi: “En çok sevdiğim kimse mü’min ve muttaki olduğu halde cimri olandır. Onun cimriliği bana yeter. Düşmanım da fasık olduğu halde cömert olandır. Hak teâla cömertliği sebebiyle ona tövbe nasip eder de derecesini yükseltir” dedi.
26. Namazın hareketleri “Adem” gibidir ve “Ahmed”e benzer. Bu nedenle insana âdem, ahir zaman peygamberine Ahmed adı verilmiştir.
27. Ka’bu’l-Ahbâr (ra) der ki: “Hak Teâla hazretleri Hz. İsa’ya (as) şöyle buyurdu: “Vekâvak şehrine git ve halkını islama davet et. Onlar benim verdiğim rızkımı yerler ama benden başkasına ibadet ederler. Onlara azap ederim ama onlarda beş haslet var; bu nedenle azabımı onlardan kaldırdım” dedi. Hz. İsa (as) “Bu hasletler nelerdir?” dedi. Yüce
28. Yüce
29. Yüce
30. Hak Teâla buyurdu: “Her kim sabah dünya için endişe ederek ve gussa çekerek kalkarsa bana isyan etmiş gibidir. Her kim dinde her gün bir adım ilerlemezse eksiklik içindedir ve zarardadır. Böyle birinin ölmesi yaşamasından iyidir. Her kim bildiği ile amel ederse ben ona bilmediklerini de öğretirim.”
31. Yüce
32. Davud (as) oğlu Süleyman’a (as) “Oğlum! Sana üç öğüdüm var. Birincisi, elinden gelmeyene tevekkül et. İkincisi, elde ettiğine razı ol. Üçüncüsü, elinden kaçana da sabret” dedi.
33. Yüce
34. Yüce
35. İsrail oğulları arasında büyük bir âlim vardı. Seksen sandık kitap ve ilmî bilgileri ihtiva eden eser telif etmişti. Hak Teâla Hz. Davud’a vahyetti ve “O alim kuluma söyle ki bir o kadar daha kitap yazsa şu üç şeyi yapmadıkça o ilmin kendisine hiçbir faydası olmayacaktır. Birincisi, dünyayı ve içindekileri sevmesin. Bilsin ki dünya mü’minlerin evi değildir. İkincisi, şeytanla arkadaş olmasın. Bilsin ki şeytan mü’minlerin yoldaşı değildir. Üçüncüsü, mü’minleri incitmesin. Zira bu mü’minlerin işi değildir.”
36. Hz. Vehb b. Münebbih (ra) der ki: “Hak Teâla (cc) Süleyman’a (as) sordu: “Padişahlığı ve dünya saltanatını mı istersin, yoksa ilim mi istersin?” Süleyman (as) “Benim için ilim padişahlıktan daha yeğdir ve önemlidir, ben ilim isterim” dedi. Hak Teâla “Ey Süleyman! Alçakgönüllülük yaptın. Ben de alçakgönüllü olanları severim. Sen madem ilmi saltanata tercih ettin, ben de sana ilim yanında akıl ve saltanat da verdim. Ayrıca seni güzel ahlak ile de süsledim. Senden kibri ve kendini beğenmeyi giderdim. Bütün dünyayı sana verdim. Rüzgârı da emrine amade kıldım. Yeryüzünü gez dolaş ve benim rahmet eserlerimi görerek bana inanmayanlara da göster” ferman etti.
37. Lokman (as) Hz. Davud’un (as) veziri idi. Aynı şekilde Zülkarneyn (as) da Hz. İbrahim’in (as) veziri ve yardımcısı idi. Çünkü Hz. Davud’a (as) ve İbrahim’e (as) kitap verilmiş ve Risaletle görevlendirilmişlerdi. Risalet nübüvvetten daha üstün olduğu için Hz. Zülkarneyn ve Hz. Lokman resullere ittiba etmişlerdir. Lokman’a (as) “Sen falanın kölesi idin. Nasıl oldu da nübüvvete layık oldun?” denildi. O da “Doğru sözle ve emaneti sahibine vermekle” dedi.
38. Mücâhid (ra) der ki: “Yüce
39. Lokman (as) der ki: “Kim yalan söylerse yüzünün nuru gider. Edeb, neseb ve soydan üstündür. Amel de maldan üstündür. İlim de dünya ve içindekilerden üstündür. Saadetin nişanı dörttür: Doğruluk, edeb, hilim ve emanet.”
40. Yeryüzüne dört hükümdar hâkim olmuştur. Bunlardan ikisi mü’min ikisi kâfirdir. Mü’minler ilimle, kafirler de zulümle hâkim olmuşlardır. Mü’minler Süleyman (as) ve Zülkarneyen’dir (as) kafirler ise Nemrud ve Buhtunnasr’dır. Beşinci olarak Hz. Muhammed’in (asv) hakimiyetini sağlayacak olan ve son zamanda gelecek olan mehdi’dir ki o da “Tevhid İlmi” ile tüm akıllar, kalpler ve gönüller üzerinden tüm dünyaya hükmedecektir. Sonuçta dünyaya hükmedenler ilim ve kalem erbabı olacaktır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Alakalı yorumlar faydalıdır.