M. Ali KAYA
1. Musa (as) Yüce

’a “Rabbim seni nerede arayayım?” dedi. Yüce

“Zayıf ve dünyayı terk etmiş kullarımın kalbinde ara” buyurdular.
2. Musa (as) “Ey Rabbim! Hangi kulun senin katında şereflidir?” diye sordu. Yüce
“Bir kötülüğü yapmaya gücü yettiği halde yapmayan, beni hatırlayarak ondan vazgeçen kulum” buyurdu.
3. Vehb b. Münebbih der ki: “Tevrat’ta dört satır buldum. Şöyle yazıyordu: Birincisi, “Bir kimse

’ın kitabını okuduğu halde

bana rahmet etmedi derse

’ın adını ve kitabını alaya almış olur.” İkincisi, “Bir kimse kendisine

’tan gelen bir musibeti halka şikâyet etse

’tan şikayet etmiş olur.” Üçüncüsü, “Bir kimse kaybolan bir şeyden dolayı üzülse ve öfke duyarsa

’ın
takdirine karşı gelmiş olur.” Dördüncüsü, “Bir kimse malından dolayı
zengin birine hürmeten eğilirse dininin üçte biri gitmiş olur.”
4. Hz. Musa (as) “Yâ Rabbi! Bir kimse bir hastayı ziyaret ederse ona ne gibi sevap vardır?” dedi. Yüce
“O kulumun bütün günahlarını affederim” buyurdu.
5. Yüce

Musa’ya (as) “Ey Musa! Şayet beni zikredersen ben de seni anarım.
Beni zikrettiğin zaman gönlünle zikret. Benim huzurumda hakir ve
düşkün bir kul gibi dur. Bana âşık bir gönül ve sade bir dil ile
yakarışta bulun ki dileğini kabul edeyim” buyurdu.
6. Musa (as) “Ey Rabbim, ehl-i cennetin en aşağı derecesi nedir?” dedi. Yüce
“Bütün ehl-i cennet cennete girince bir kişi gelip ‘
’ım! Bütün halk yerlerine yerleşmişler ve muradlarına ermişler. Bana da bir yer var mı?’ diye ricada bulunur. Yüce
ona “Bütün dünyanın hükümranlığı ve bütün hükümdarların hükümdarlığı
kadar saltanat ve hükümdarlığıma razı mısın?” diye sorar. O kul da
“Razıyım
’ım!” der.
-ü Teâla “Bütün bu mülk ve saltanat senin olsun” buyurur. İşte en aşağı derece budur” buyurdu.
7. Musa (as) “Ey Rabbim! En üstün mertebe nasıldır?” diye sordu. Yüce

“Ben onlara öyle nimetler hazırladım ki ne gözler görmüş, ne kulaklar
işitmiş ve ne de herhangi bir faninin aklına gelmiştir” buyurdu.
8. Yüce
Musa’ya (as): “Yâ Musa! Muhakkak ben Âdemoğullarının içinde nurdan bir
ev yaptım. Ona “Gönül” adını verdim ve insana emanet ettim. O evin
yeri marifet, göğü iman, güneşi şevk, ayı muhabbettir. Yıldızları ise
doğruluk, dağları yakîn ve bağları himmettir. Onun şimşeği ümit, gök
gürültüsü
korkusudur. Onun rahmet bulutları fazilettir. Yağmuru ise benim
rahmetimdir. Ağaçları vefa, yemişleri hikmettir. Onun ırmakları
ilimdir. Gündüzü feraset, gecesi ise musibettir. O evin dört temeli
vardır. Birincisi ünsiyet, ikincisi yakîn, üçüncüsü tevekkül,
dördüncüsü ise rahmettir. Yine o evin dört kapısı vardır. Birincisi
ilim, ikincisi hilim, üçüncüsü sabır, dördüncüsü şükürdür” buyurdu.
9. Musa (as) “

ım senin sevdiğin ve sevmediğin kulunu nasıl bilebilirim?” dedi. Yüce

buyurdu: “Yâ Musa! Ben bir kulumu seversem onun himmeti beni
zikretmesi olur. O daima beni her yerde zikreder, ben de onu katımdaki
meleklere anarım. Onu her nevi manevi musibetlerden korurum ve azabımı
ona haram kılarım. Yâ Musa! Ne zaman ben bir kuluma gadab eder,
öfkelenirsem ona zikrimi unuttururum, günah işletirim ve ona azabımı
helal ederim. Musa (as) “Yâ Rab! Senin öfkenin alameti nedir?” dedi.
Hak Teâlâ “Benim öfke duyduğum kişinin kalbi kibirli ve dili ağır sözlü
olur. Eli cimri olur, gözü de şerre ve kötülüğe bakar” buyurdular.
10. Yüce
Musa’ya (as) “Yâ Musa! Beş şey Benden, beş şey de sendendir. Ulûhiyet
Benden ubudiyet senden, vermek Benden şükür senden, icabet Benden dua
ile istemek senden, hüküm vermek Benden sabretmek senden, cennet Benden
boyun eğmek ise sendendir” buyurdular
11. Yüce

Musa’ya (as) “Yâ Musâ! Beş şeyi beş şeyin içinde koydum ama halk
bunları başka yerde aramaktadır. İlmi açlığın içine koydum, halk ise
bunu toklukta aramaktadır. Rızamı arzuları terk etmenin içine koydum,
halk ise arzularında aramaktadır. Şerefi bana itaatin içine koydum,
halk ise bunu büyüklerin yanında aramaktadır. Zenginliği kanaatin içine
koydum, halk ise onu dünya malında aramaktadır. Rahatı ahirete
yerleştirdim, halk ise onu dünyada aramaktadır. Peki nasıl bulurlar?”
buyurdu.
12. “Yâ Musa! Ne zaman dünyayı terk eden zahitleri görürsen onlara
ilim öğret. Dünyaya düşkün zenginlere ilim öğretirsen benim ilmimi
toprağa gömmüş olursun.
13. Yâ Musa! Diler misin hasenatın bütün insanların hasenatı kadar
olsun?” Musa (as) “Dilerim yâ Rabbi!” “Öyle ise hastaların hatırını sor.
Zahitlerin elbiselerini dik.”
14. Yâ Musa! Yakınlığımı
ve rızamı diler misin?” “İsterim Yâ Rabbi!” “O zaman Muhammed
Mustafa’ya (asv) çok salavat getir. Benim rızam onu sevmende ve O’na
salavat getirmendedir.”
15. Hak Teâla Musa’ya (as) “Ey Musa! Demirden bir nalin ve bir de asa
edin. Onlar parça parça olana kadar cihanı gez, benim ibretlerimi ve
hikmetli işlerimi gör ve öğren” buyurdu.
16. Musa (as) “Yâ Rabbi! Dört şeyden korkuyorum. Fakirlikten, ölümün
şiddetinden, kıyametin dehşetinden ve kabir azabından korkuyorum; bana
verdiğin hâlis ve karşılıksız muhabbetinden de ümit ediyorum” dedi.
Yüce

buyurdu: “Yâ Musa! Fakirlikten korkuyorsan “Kuşluk” namazını kıl.
Ölümden korkuyorsan akşam ve yatsı arası “Evabin” namazını kıl. Kabir
azabından korkuyorsan gece kalk ve “Teheccüd” namazını kıl. Kıyametin
dehşetinden korkuyorsan “Receb” ayında namaz kılmayı çoğalt” buyurdu.
17. Yâ Musa! Üç şeyi terk et ki sana onun yerine üç şey vereyim.
Dilini yalan ve gıybetten korursan sana cenneti veririm. Yaramaz
arkadaşı terk et ki sana iyi arkadaş ve yoldaş vereyim. Karnını haram ve
şüpheli şeylerden koru ki seni helal ile rızıklandırayım ve sana
hikmeti vereyim.
18. Musa (as) Hızır ile yaptığı yolculuğunda yıkılmak üzere olan bir
duvarı tamir etmiş ve “Bunun altında bir hazine var” demişti. O hazine
bir tavsiye mektubu idi. Bu mektubun bir yüzünde “Lâ ilâhe illallah
Muhammed Resulullah” yazıyordu. Diğer yüzünde ise “Ölümü belen onu nasıl
hatırlamaz? Kaderi bilen nasıl kederlenir? Rızkın takdir edildiğini
bilen nasıl zahmet çeker? Hesap vereceğine inanan nasıl gaflete düşer?
Dünyanın fani olduğunu bilen nasıl ona güvenir?” cümleleri yazılmıştı.
Bu ise gerek bir hazine idi.
19. Hak Teâla Musa’ya (as)
“Ya Musa! Benim için ne gibi bir amel işledin?” diye sordu. Musa (as)
“Namaz kıldım, oruç tuttum, seni zikrettim ve sadaka verdim” diye cevap
verdi. Yüce
“Namaz senin delilin, oruç ise cennete girmene vesiledir, sadaka
mahşerde gölgendir, zikir ise senin nurundur. Benim için ne yaptın?”
buyurdu. Musa (as) “Ya Rab! Senin için ne yapabilirim?” dedi. Hak Celle
ve Alâ hazretleri buyurdu: “Yâ Musa! Benim nimetlerimi sayarak bir
kuluma beni sevdirdin mi? Delillerimi sayarak beni tanımalarını ve iman
etmelerini sağladın mı? Sevdiklerini benim için sevdin,
buğzettiklerine de benim için buğzettin mi? İşte bunlar benim için
yapacağın amellerdir” buyurdular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Alakalı yorumlar faydalıdır.