18 Ocak 2013 Cuma

YüceALLAH ın Kullarına Tavsiyeleri

   
M. Ali KAYA

1. Musa (as) Yüce ’a “Rabbim seni nerede arayayım?” dedi. Yüce “Zayıf ve dünyayı terk etmiş kullarımın kalbinde ara” buyurdular.

2. Musa (as) “Ey Rabbim! Hangi kulun senin katında şereflidir?” diye sordu. Yüce “Bir kötülüğü yapmaya gücü yettiği halde yapmayan, beni hatırlayarak ondan vazgeçen kulum” buyurdu.

3. Vehb b. Münebbih der ki: “Tevrat’ta dört satır buldum. Şöyle yazıyordu: Birincisi, “Bir kimse ’ın kitabını okuduğu halde bana rahmet etmedi derse ’ın adını ve kitabını alaya almış olur.” İkincisi, “Bir kimse kendisine ’tan gelen bir musibeti halka şikâyet etse ’tan şikayet etmiş olur.” Üçüncüsü, “Bir kimse kaybolan bir şeyden dolayı üzülse ve öfke duyarsa ’ın takdirine karşı gelmiş olur.” Dördüncüsü, “Bir kimse malından dolayı zengin birine hürmeten eğilirse dininin üçte biri gitmiş olur.”

4. Hz. Musa (as) “Yâ Rabbi! Bir kimse bir hastayı ziyaret ederse ona ne gibi sevap vardır?” dedi. Yüce “O kulumun bütün günahlarını affederim” buyurdu.

5. Yüce Musa’ya (as) “Ey Musa! Şayet beni zikredersen ben de seni anarım. Beni zikrettiğin zaman gönlünle zikret. Benim huzurumda hakir ve düşkün bir kul gibi dur. Bana âşık bir gönül ve sade bir dil ile yakarışta bulun ki dileğini kabul edeyim” buyurdu.

6. Musa (as) “Ey Rabbim, ehl-i cennetin en aşağı derecesi nedir?” dedi. Yüce “Bütün ehl-i cennet cennete girince bir kişi gelip ‘’ım! Bütün halk yerlerine yerleşmişler ve muradlarına ermişler. Bana da bir yer var mı?’ diye ricada bulunur. Yüce ona “Bütün dünyanın hükümranlığı ve bütün hükümdarların hükümdarlığı kadar saltanat ve hükümdarlığıma razı mısın?” diye sorar. O kul da “Razıyım ’ım!” der. -ü Teâla “Bütün bu mülk ve saltanat senin olsun” buyurur. İşte en aşağı derece budur” buyurdu.


7. Musa (as) “Ey Rabbim! En üstün mertebe nasıldır?” diye sordu. Yüce “Ben onlara öyle nimetler hazırladım ki ne gözler görmüş, ne kulaklar işitmiş ve ne de herhangi bir faninin aklına gelmiştir” buyurdu.

8. Yüce Musa’ya (as): “Yâ Musa! Muhakkak ben Âdemoğullarının içinde nurdan bir ev yaptım. Ona “Gönül” adını verdim ve insana emanet ettim. O evin yeri marifet, göğü iman, güneşi şevk, ayı muhabbettir. Yıldızları ise doğruluk, dağları yakîn ve bağları himmettir. Onun şimşeği ümit, gök gürültüsü korkusudur. Onun rahmet bulutları fazilettir. Yağmuru ise benim rahmetimdir. Ağaçları vefa, yemişleri hikmettir. Onun ırmakları ilimdir. Gündüzü feraset, gecesi ise musibettir. O evin dört temeli vardır. Birincisi ünsiyet, ikincisi yakîn, üçüncüsü tevekkül, dördüncüsü ise rahmettir. Yine o evin dört kapısı vardır. Birincisi ilim, ikincisi hilim, üçüncüsü sabır, dördüncüsü şükürdür” buyurdu.

9. Musa (as) “ım senin sevdiğin ve sevmediğin kulunu nasıl bilebilirim?” dedi. Yüce buyurdu: “Yâ Musa! Ben bir kulumu seversem onun himmeti beni zikretmesi olur. O daima beni her yerde zikreder, ben de onu katımdaki meleklere anarım. Onu her nevi manevi musibetlerden korurum ve azabımı ona haram kılarım. Yâ Musa! Ne zaman ben bir kuluma gadab eder, öfkelenirsem ona zikrimi unuttururum, günah işletirim ve ona azabımı helal ederim. Musa (as) “Yâ Rab! Senin öfkenin alameti nedir?” dedi. Hak Teâlâ “Benim öfke duyduğum kişinin kalbi kibirli ve dili ağır sözlü olur. Eli cimri olur, gözü de şerre ve kötülüğe bakar” buyurdular.

10. Yüce Musa’ya (as) “Yâ Musa! Beş şey Benden, beş şey de sendendir. Ulûhiyet Benden ubudiyet senden, vermek Benden şükür senden, icabet Benden dua ile istemek senden, hüküm vermek Benden sabretmek senden, cennet Benden boyun eğmek ise sendendir” buyurdular


11. Yüce Musa’ya (as) “Yâ Musâ! Beş şeyi beş şeyin içinde koydum ama halk bunları başka yerde aramaktadır. İlmi açlığın içine koydum, halk ise bunu toklukta aramaktadır. Rızamı arzuları terk etmenin içine koydum, halk ise arzularında aramaktadır. Şerefi bana itaatin içine koydum, halk ise bunu büyüklerin yanında aramaktadır. Zenginliği kanaatin içine koydum, halk ise onu dünya malında aramaktadır. Rahatı ahirete yerleştirdim, halk ise onu dünyada aramaktadır. Peki nasıl bulurlar?” buyurdu.

12. “Yâ Musa! Ne zaman dünyayı terk eden zahitleri görürsen onlara ilim öğret. Dünyaya düşkün zenginlere ilim öğretirsen benim ilmimi toprağa gömmüş olursun.


13. Yâ Musa! Diler misin hasenatın bütün insanların hasenatı kadar olsun?” Musa (as) “Dilerim yâ Rabbi!” “Öyle ise hastaların hatırını sor. Zahitlerin elbiselerini dik.”

14. Yâ Musa! Yakınlığımı ve rızamı diler misin?” “İsterim Yâ Rabbi!” “O zaman Muhammed Mustafa’ya (asv) çok salavat getir. Benim rızam onu sevmende ve O’na salavat getirmendedir.”

15. Hak Teâla Musa’ya (as) “Ey Musa! Demirden bir nalin ve bir de asa edin. Onlar parça parça olana kadar cihanı gez, benim ibretlerimi ve hikmetli işlerimi gör ve öğren” buyurdu.

16. Musa (as) “Yâ Rabbi! Dört şeyden korkuyorum. Fakirlikten, ölümün şiddetinden, kıyametin dehşetinden ve kabir azabından korkuyorum; bana verdiğin hâlis ve karşılıksız muhabbetinden de ümit ediyorum” dedi. Yüce buyurdu: “Yâ Musa! Fakirlikten korkuyorsan “Kuşluk” namazını kıl. Ölümden korkuyorsan akşam ve yatsı arası “Evabin” namazını kıl. Kabir azabından korkuyorsan gece kalk ve “Teheccüd” namazını kıl. Kıyametin dehşetinden korkuyorsan “Receb” ayında namaz kılmayı çoğalt” buyurdu.

17. Yâ Musa! Üç şeyi terk et ki sana onun yerine üç şey vereyim. Dilini yalan ve gıybetten korursan sana cenneti veririm. Yaramaz arkadaşı terk et ki sana iyi arkadaş ve yoldaş vereyim. Karnını haram ve şüpheli şeylerden koru ki seni helal ile rızıklandırayım ve sana hikmeti vereyim.


18. Musa (as) Hızır ile yaptığı yolculuğunda yıkılmak üzere olan bir duvarı tamir etmiş ve “Bunun altında bir hazine var” demişti. O hazine bir tavsiye mektubu idi. Bu mektubun bir yüzünde “Lâ ilâhe illallah Muhammed Resulullah” yazıyordu. Diğer yüzünde ise “Ölümü belen onu nasıl hatırlamaz? Kaderi bilen nasıl kederlenir? Rızkın takdir edildiğini bilen nasıl zahmet çeker? Hesap vereceğine inanan nasıl gaflete düşer? Dünyanın fani olduğunu bilen nasıl ona güvenir?” cümleleri yazılmıştı. Bu ise gerek bir hazine idi.

19. Hak Teâla Musa’ya (as) “Ya Musa! Benim için ne gibi bir amel işledin?” diye sordu. Musa (as) “Namaz kıldım, oruç tuttum, seni zikrettim ve sadaka verdim” diye cevap verdi. Yüce “Namaz senin delilin, oruç ise cennete girmene vesiledir, sadaka mahşerde gölgendir, zikir ise senin nurundur. Benim için ne yaptın?” buyurdu. Musa (as) “Ya Rab! Senin için ne yapabilirim?” dedi. Hak Celle ve Alâ hazretleri buyurdu: “Yâ Musa! Benim nimetlerimi sayarak bir kuluma beni sevdirdin mi? Delillerimi sayarak beni tanımalarını ve iman etmelerini sağladın mı? Sevdiklerini benim için sevdin, buğzettiklerine de benim için buğzettin mi? İşte bunlar benim için yapacağın amellerdir” buyurdular.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Alakalı yorumlar faydalıdır.

Öne Çıkan Yayın

Esmaul husnadan anladiklarimiz

Esmaul husnadan anladiklarimiz ne kadardır bi soralim kendimize oysa rabbimizi tanimanin o nun fiil ve uzerimizdeki tasarrufunu bilmenin...