Çagın vebası virüs..
Allah (c), Kullarına Darlık ve Sıkıntılar Verip Hidayete Yönelmelerini İster, Şeytan İse Yaptıklarını Süsleyerek Bundan Alıkoyar
Rabbimiz kurtuluş yolunu göstermek üzere Kitap ve Rasûl gönderdiği toplumlara türlü zorluk ve sıkıntılar vermek suretiyle de, onların Rasûllerin mesajına kulak verip yalnız Allah’a kulluğa dönüş yapmalarını kolaylaştırmak istemiştir.
– “Andolsun, senden önce birtakım ümmetlere de Rasûller gönderdik. (Rasûllerini dinlemediler.) Sonunda, yalvarsınlar da tevbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık.” (En’am, 6/42). – “Biz hangi memlekete bir Rasûl gönderdiysek oranın halkı yalvarıp yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir darlık (yoksulluk), zorluk ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.” (Â’raf, 7/94).
Bu ve bunun gibi pek çok ayetlerin ışıgında bu olaya bakarsak Allah (c), bâtıl yoldan, yani şeytana, tağuta ve hevaya kulluk yapmaktan kurtulup Hak yoluna dönsünler, akılları başlarına gelsin, Allah’a sığınıp tevbe etsinler, hâllerini sorgulayıp Allah’a yalvarsınlar diye onlara belâlar, sıkıntılar gönderdiğini bildiriyor.
Yoksa haşaki ALLAH kuluna elbetteki zulmetmez.
bir çoban düşününki kendi koyunları başkasının tarlasına girse nasılki onları ordan çıkarmak için taş atar sopayla vurur bu onlar için zulummüdür. Bu hareket onları yanlıştan döndürmek içindir.
Bizlerde Hak kelamdan uzaklaştık kendi nefsi emmaremize itaat edip şeytanın yoluna saptık.
İnsan oglu [ zelumen cehule] hem zalimdir hem cesur diye vasıflandırılmıştır.zalimligimiz öncelikle kendimze zulmetmekle başlar..
Oysa uymamız itaat etmemiz gereken rabbimizin emir ve yasaklarıydı biz gaflet ettik nefsimizi rabbimizin yerine koyduk ve onun her dedigini yaptık.
Bu davranışımızda cahilligimizden yani ALLAH'ın varlıgını birligini bizden ne istedigini niçin yaratıldıgımızı ögrenmeden hayatı gelişi güzel yaşadıgımızdan kaynaklanmıyormu.İnsanın kendini tanıması hem zaaf ve eksiklerini, hem de istidâd ve kâbiliyetlerini bilmesi demektir. İnsanın nereden gelip nereye gittiği, evvelinin ne olduğu, sonunun ne olacağı konusu da “kendini tanıma” kapsamına dâhildir.
yusuf as boşunamı Lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn(zâlimîne).”
Anlamı: “Senden başka ilâh yoktur. Sen her türlü noksanlıktan, eşi-ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum” (Enbiyâ 21/87) niyâzında bulunmuştu.
İnsanı kendisine cezbederek kandıran dünyayı anlatan pek çok âyet-i kerîmeden bazıları şöyledir: “Dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir” (el-En’âm, 6/32)
İyi bilin ki dünya hayatı ancak bir oyundan, bir eğlenceden, bir süs ve gösterişten, aranızda bir öğünmeden, mal ve evlatta çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki, onun bitirdiği ekinler çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kuruyuverir de sen onu sapsarı kesilmiş görürsün. Ardından da çerçöp hâline gelirler. Âhirette kâfirlere şiddetli bir azap, mü’minlere ise Allah’tan bir bağışlama ve rızâ vardır. Evet, dünya hayatı, aldatıcı bir menfaatten başka bir şey değildir.
bu ayetlerin ışıgında bu musibetten çıkarımımız RABBİM BANA DÖNÜN BANA YÖNELİN AHİRETİNİZİ DÜŞÜNÜP ONA GÖRE HAZIRLANIN ŞİFRESİYEL BİZİ BİZE GETİRMEK İSTİYOR...
SAGLIK SIHHAT İLE LÜTFEN EVDE KALIN..Selam ve dualarım ile ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Alakalı yorumlar faydalıdır.